Düven

100 sene 100 nesne sitesinden
Şuraya atla:kullan, ara

Kırık düven

"Anadolu'nun yüz yıl önceki halini anımsamalıyız. Üreten bir yerleşik halkın yarattığı zenginlikleri yâd etmeliyiz. Yedi dilde eğitim yapan Ermeni yüksek okullarının varlığının, şarapçılığın, ipekçiliğin, zanaatın ve edebiyatından mimarisine, müziğinden tiyatrosuna, sanatın o gün erişmiş olduğu düzeyin, eğer o acı olaylar yaşanmasaydı bugün hangi noktalarda olabileceğini düşünmeliyiz... Tehcire giderken acele etmeyen, "Dur oğul, elbet birileri gelip şu ekini biçecek" diyerek kırık düveni tamir edip toprağını öyle terkeden dedeyi anımsamalıyız. Ve sormalıyız kendi kendimize: "Nerede o düven? Gelin, önce o düveni bulalım; gelin, önce o düveni tamir edelim" (Hrant Dink, İki Yakın Halk, İki Uzak Komşu).

"Geçmişte, taze ve çok çeşitli ot bulunabilen bölgede hayvanlar kolayca otlatılırdı. Peynir ve tereyağı üretenler, bunları dağlardaki eski patikalardan yürüyerek Divriği gibi büyük merkezlerde satardı. Büyükbaş hayvanlar, uzun süren soğuk ve karlı günleri köye yakın ahırlarda geçirir, ekinlerin kalanı ile beslenirlerdi. Araştırma sırasında, her ailenin kendi ihtiyaçları için ayırdığı bir veya iki büyükbaş hayvanı olduğu bilgisine ulaştık. Bahar aylarında, ayrıca çaşır ve kes olarak adlandırılan yerel ot türleri, hayvanlar için kesiliyordu. Bu otların üst kısımları kesilerek harman yerine getiriliyor, kurutulduktan sonra at ve düven yardımıyla kışlık hayvan yemi olarak hazırlanıyordu." (Ermeni Kültür Varlıklarıyla Sivas, Hrant Dink Vakfı)(https://hrantdink.org/attachments/article/1401/Sivas_Raporu_new.pdf)


Kırık Düven / Karin Karakaşlı

Hrant’a

Eşyanın yüzü suyu hürmetine diye başlar hikâye. İnsanların sıfırlandığı o yerde bir masalı mesken tutar tarifsiz gerçekler.

Vardırmayan yollara çıkarken kafile Ermeni usta düveninin derdindeymiş Kolundan çekiştirenlere inat bozmamış istifini rivayete göre “Ne yani, biz gittik diye lazım olmayacak mı bu düven?” Düveni onarmış da öyle yitmiş bir çölde.

Sonrasını düven anlatır Susunca insan, eşyaya geçer lâl söz Yıllarca işlemenin gururuyla “Beni eline alanlar” der, “hayat tamiratını da andı ustamın” Emanet düven kadar emanet çocuk ve kadın vardı hem Yola koyduranlar yanında Yaşatanlar da bu topraklarda Çünkü sürekliydi hayat Zorlama ölümlere inat, dirhem dirhem.

Yıllar yıllar sonra o düvenin masalını anlatan dağ adam, yitenleri can değil rakam sayanlara nisbet kalanları saydam, lâl zamanları söze nadas kılan bağ adam, kentin orta yerindeki o kaldırımı nar kırmızı boyadığında kanıyla...

Kurşunların mumların karanfillerin resimlerin arasına Bir de düven koydular dedesinden yadigâr

Kırılmıştı yine düven Vefasını beklemekten

Katkıda bulunanlar: Bdz, Esinesin